Göçmenlerin Beraat Kararı: Plakolm, “Evet, evet” Yerine Islah Evleri Talep Ediyor
Viyana Favoriten’de 12 yaşındaki bir kız çocuğuna yönelik cinsel istismar suçlamasıyla açılan ve kamuoyunda “Anna Davası” olarak bilinen davada yargılanan on göçmen sanığın beraat etmesi, kamu vicdanında derin bir yara bıraktı
VİYANA-Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm (ÖVP), kararı “kişisel olarak ve birçokları için haklı olarak anlaşılmaz ve elbette tedirgin edici” olarak nitelendirdi. Exxpress’e verdiği demeçte, hukuk devletinin çocukları, gençleri ve özellikle kızları korumak için tüm imkanları seferber etmesi gerektiğini vurgulayan Plakolm, cinsel suçlarla ilgili yasal boşlukların kapatılması gerektiğini belirtti.
Adalet Bakanı Anna Sporrer (SPÖ) tarafından gündeme getirilen “Evet, evet” yasası, yalnızca açıkça verilen rızanın cinsel eylemler için geçerli sayılmasını öngörüyor. Bu düzenlemeye göre sessizlik veya pasiflik artık rıza olarak kabul edilmeyecek. Mahkemelerde kurbanın direnip direnmediği değil, aktif biçimde rıza gösterip göstermediği sorgulanacak. Ancak Plakolm bu yaklaşımı yeterli bulmuyor. “12 yaşındaki bir çocuk bu bağlamda ‘evet’ diyemez. Bu, hukuki olarak değerlendirilmeli ve değerlendirilmesi gereken bir konudur” diyerek, sadece yasal tanımların değil, somut koruyucu mekanizmaların da devreye girmesi gerektiğini savunuyor.
Koalisyon ortakları arasında bu konuda belirgin bir görüş ayrılığı oluşmuş durumda. SPÖ yeni yasal paragraflara odaklanırken, ÖVP daha sert sonuçlar ve somut önlemler talep ediyor. Plakolm’un temel önerisi, suç işleyen gençler için özel sosyal pedagojik yaşam toplulukları kurulması. Bu kurumlar, sınırlı süreli zorunlu kalışları da içerecek şekilde yapılandırılmalı ve hakim denetiminde işletilmeli. Bakan, “12 yaşındaki çocuklar yasaların sağladığı özgürlükten yararlanarak sokaklarda dolaşıp kızlara tecavüz ederken, bizler çaresizce izleyemeyiz” diyerek, mevcut sistemin yetersizliğine dikkat çekiyor.
Plakolm’un çağrısı, sembolik yasaların ötesine geçerek, genç suçlular için rehabilitasyon ve caydırıcılık arasında denge kuran bir yaklaşımı savunuyor. Bu öneri, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda sosyal ve ahlaki bir sorumluluk çağrısı olarak değerlendiriliyor. Kamuoyunun öfkesini dindirmek için yalnızca yasaların değil, vicdanın da harekete geçmesi gerektiği açıkça görülüyor. #www.yenivatan.at



