Mısır, İsrail ve BAE’den üçlü zirve: “İsrail ve Araplar yakınlaşıyor”

İsrail Başbakanı Bennett, Mısır Devlet Başkanı Sisi ve BAE'nin fiili hükümdarı Muhammed bin Zayed bir araya gelerek Ukrayna ve bölgesel güvenlik konularını görüştü. Der Standard Gazetesi’nin tecrübeli Orta Doğu Uzmanı Gudrun Harrer, bu önemli zirveye dair çarpıcı bir analize imza attı.

ŞARM EL-ŞEYH- ABD, Suriye lideri Beşar Esad’ın Abu Dabi Veliaht Prensi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) fiili hükümdarı Muhammed bin Zayed’i ziyaretinin ardından hafta sonu yaptığı açıklamada, „Derin bir hayal kırıklığı ve üzüntü“ ifadelerine yer verdi. Suriye’nin güneybatısındaki doğrudan komşusu İsrail Başbakanı Naftali Bennett ise pazartesi günü Mısır’ın Şarm El-Şeyh’ine uçarak sadece Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi ile değil, Muhammed bin Zayed ile de görüştü.

Der Standard Gazetesi’nin tecrübeli Orta Doğu Uzmanı Gudrun Harrer, bu önemli zirvenin taraflarının birbirleriyle ilişkilerini, Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle değişen dengelerini, özellikle de İsrail’in ve ABD’nin tutumunu masaya yatırdığı analizinde, “Salı gününe kadar süren Mısır-İsrail-Emirlik üçlü zirvesi sürpriz oldu ancak Ortadoğu’da gelişen İsrail-Arap güvenlik iş birliği dinamikleri içinde tutarlıydı” yorumunu yaptı.

Gudrun Harrer’in “İsrail ve Araplar yakınlaşıyor“ başlıklı analizinin dikkat çeken diğer ayrıntıları ise şöyleydi:

“İsrail Başbakanı Bennett, Mısır Devlet Başkanı Sisi ve BAE’nin fiili hükümdarı Muhammed bin Zayed bir araya gelerek Ukrayna ve bölgesel güvenlik konularını görüştü. Bennett, Eylül 2021’de Sisi’yi, yine Şarm El-Şeyh’te ve Muhammed bin Zayed’i Aralık’ta Abu Dabi’de ziyaret etmişti.

İsrail’in net bir konumu yok

İsrail gazetesi Haaretz, Bennett’in Washington’ın lehine, Batı’nın Rus enerji kaynaklarına bağımlılığını azaltmak için Suudi Arabistan ile birlikte BAE’yi petrol üretimini artırmaya ikna etmek istediğini bildirdi. Rusya ve Ukrayna arasında olası bir arabulucu rolü oynamaya devam eden İsrail, ABD’nin Orta Doğu’daki en önemli müttefiki olmasına rağmen, Ukrayna ihtilafında Rusya’ya karşı net bir tavır almış değil.

Bu sadece İsrail’in içindeki hassasiyetlerle değil, aynı zamanda Suriye ve İran’ın oradaki varlığıyla da ilgilidir: Muhammed bin Zayed’in Suriye politikası, normalleşme yoluyla Arapların Esad üzerindeki etkisini güçlendirmeyi ve İran’ı zayıflatmayı amaçlıyor. Bu gerçekten başarılı olursa, pragmatik bir bakış açısıyla, Lübnan Hizbullah’ına silah teslimatını önlemek için yıllardır Suriye’de İranlılara defalarca saldıran İsrail’in çıkarına olacaktır. BAE planının işe yarayıp yaramayacağı başka bir soru. 2011’de Suriye’de patlak veren ayaklanmadan önce bile dönemin Suudi Kralı Abdullah gibi Arap politikacılar Suriye-İran ittifakı ile zor zamanlar geçirdi.

Ancak Mısır da dahil olmak üzere bazı Arap devletlerinin Arap Birliği’ne geri dönmeyi tasavvur edebileceği Suriye ile Arap normalleşmesi de önemli bir Rus projesidir. Moskova’nın Suriye’de Tahran’ın ideolojik çıkarlarının aksine stratejik çıkarları var. Rusya, Ukrayna’daki son derece maliyetli savaş göz önüne alındığında, kesinlikle Esad’ın koruyucusunu sonsuza kadar oynamak istemiyor.

İran ile nükleer müzakereler

Toplantı aynı zamanda İran’la Viyana nükleer müzakerelerinin hâlâ mümkün olan başarılı bir şekilde sonuçlanması ışığında görülecektir. 2015 nükleer anlaşmasının çöküşünün bir sonucu olarak artan zenginleştirilmiş uranyum stokları da İsrail’i alarma geçirdi, ama Bennett hafta sonu bir kez daha Başkan Joe Biden yönetimindeki ABD’nin “ne pahasına olursa olsun” sonuçlandırmak istediği yeni bir anlaşmaya karşı konuştu.

İsrail ve BAE, İran Devrim Muhafızları Kolordusu’nun (IRGC) Amerikan FTO (Yabancı Terör Örgütü) listesinden çıkarılmaması gerektiği konusunda hemfikir. Tahran son birkaç metrede bunu müzakere etmeye çalışıyor.

BAE her zaman İran ile temas halinde kalmakta ısrar etti. Ancak İran destekli Yemenli Husi isyancıların Suudi Arabistan ve BAE’ye yönelik artan saldırıları göz önüne alındığında, Abu Dabi’deki konum da sertleşmiş görünüyor. Jerusalem Post, ABD’nin Devrim Muhafızları’nı FTO listesinden çıkarma ihtimali karşısında „şok“ olduğunu bildirdi– üstelik, Biden göreve geldikten kısa bir süre sonra, Trump tarafından son anda listeye alınan Husileri de sildi. Devrim Muhafızları’nı bir FTO olarak tanımlayan da Trump’dı.

Buğday ithalatına bağlı

Üçlü zirveye ev sahipliği yapan Cumhurbaşkanı Sisi’nin de Ukrayna savaşının doğrudan bir sonucu olan bir sorunu var. Mısır, şimdiye kadar Ukrayna ve Rusya’dan gelen buğday ithalatına büyük ölçüde bağımlı. Haaretz’e göre İsrail, alternatif kaynaklar bulmaya yardım sözü verdi. Fiyatların artması Kahire’ye de zarar verecek. Ancak zengin BAE, müttefiklerinin istikrarı için para ödüyor. Mısırlı çevrimiçi medya „Mada Masr“, Mısır’ın yeni yardımda iki milyar ABD doları bekleyebileceğini bildirdi.

2011 Arap ayaklanmaları sadece siyasi değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik memnuniyetsizlikten de kaynaklandı: o sırada gıda fiyatları da keskin bir şekilde yükselmişti. Ancak, yıpranmış Mübarek rejiminin aksine, yeni nesil otokrat Abdelfattah al-Sisi Mısır üzerinde sıkı bir denetime sahip.“ (Gudrun Harrer, Der Standard, 22.3.2022)

 

Kaynak: https://www.derstandard.at/story/2000134322784/israel-und-araber-ruecken-naeher-zusammen

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner