Mustafa Balbay montaj oyunu yazdı: “Destek olmazsak operasyonların arkası gelecek.“

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın ifadelerinin bağlamından koparılmasının ardından tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Yanardağ’a yönelik montaj kumpasını köşesine taşıyan gazeteci Mustafa Balbay, “Ana hedef Yanardağ üzerinden tüm yayın organlarına ve gazetecilere gözdağı vermek” dedi.

İSTANBUL. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, AKP’li Galip Ensarioğlu’nun PKK elebaşı Abdullah Öcalan ifadeleriyle ilgili yorumları bağlamından koparıldı ve Yanardağ montaj kumpasıyla hedef gösterilmesinin ardından tutuklandı.

Yanardağ’ın tutuklanmasına tepki yağdı. Yanardağ’a siyasi partiler, STK’lar, gazeteciler ve çok sayıda yurttaştan destek mesajı gelirken Gazeteci ve Cumhuriyet Yazarı Mustafa Balbay da hukuksuz tutuklamaya karşı çıktı.

Balbay, Yanardağ’ın yaşadığı montaj kumpasını Cumhuriyet gazetesindeki köşesine taşıdı.

Balbay’ın yazısı şöyle:

TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın tutukluluğunda birinci hafta doluyor. Gazeteciliği yaşam biçimi edinmiş, bunun yanında araştırmacılığı da akademisyenlik düzeyinde sürdürmüş Yanardağ’ın sadece tutuklanma şekli bile her şeyi anlatmaya yetiyor.

4 günlük bir zincirleme operasyon.

Birinci gün… Yanardağ canlı yayında her zamanki gibi ne düşündüğünü cesurca, eğip bükmeden söylüyor.

İkinci gün… Başta sosyal medya olmak üzere iktidar ve çevresinde Yanardağ’a saldırı “Tutuklansın” sözcüğünde düğümleniyor. Yanardağ’ın sözleri özel montajla düzenlenip çoğaltılıyor. 

Üçüncü gün… Yanardağ televizyonda konuşurken canlı yayında sesleniyor, “Arkadaşlar uyardı. Kapıya polisler gelmiş…” Canlı yayında bir televizyonun kapısına dayanıldığını “izliyoruz”! Lütfedilmiş, polislere stüdyoya girmeleri söylenmemiş! Yanardağ gözaltına alınıyor.

Dördüncü gün… Yanardağ geceyi Emniyet’te geçiriyor. 27 Haziran Salı günü öğleden sonra mahkemeye çıkarılıyor ve verilmiş olan tutuklama kararı açıklanıyor.

Yukarıdaki zincir ancak demokrasinin, özgürlüklerin, temel hakların tümüyle askıya alındığı, hukukun tam bir iktidar silahı olarak kullanıldığı ülkelerde olur.

İlk günkü değerlendirmemiz şöyleydi:

Yanardağ’ın tutuklanması yeni bir dönemin başlangıcı. Yerel seçim sürecinde daha sert uygulamaların gündeme geleceği anlaşıyor.

Bugün birinci hafta oldu, ilk gün yorumumuzun ne yazık ki gerçeği yansıttığını görüyoruz. Bu yazıyı kaleme almaya hazırlanırken RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’den bir açıklama geldi. Başlığı şöyleydi:

Kamuoyunun ve yayıncılarımızın dikkatine!

Olağanüstü hal başkanlığının bilmem kaç numaralı bildirisi gibi bir giriş…

Devamı zaten bu havada bir uyarıyla geliyor.

RTÜK, aileye, devlete ve cumhurbaşkanına hakareti yasaklıyor. Mizah programlarında dini değerlerle alay edilmesine izin verilmeyeceğini söylüyor. Başa LGBTİ de koymuşlar ki hedef yayın organları toplum katında yalnızlaştırılsın.

Hukuk devleti olmasından geçtik, Türkiye Cumhuriyeti eğer bir nebze kanun devleti ise zaten temel değerleri koruyan, hakaret suçuna karşı yaptırımlar düzenleyen maddeler var.

Şahin, yerel seçim sürecinde tüm dijital yayın kuruluşlarına bildirimini yapıyor. Lütfediyor mevcut cumhurbaşkanından sonra Atatürk’e yönelik hakaretin de kabul edilmeyeceğini bildiriyor. Yeniden altını çizelim, yayıncılıkta hakaret, kin ve nefret söylemlerinin olamayacağına, olursa bunun cezasına ilişkin düzenlemeler zaten var.

Bütün mesele yerel seçim sürecinin yol haritası…

RTÜK, önümüzdeki iki perşembe yapacağı toplantılarda yeni cezalar sallandırmaya hazırlanıyor.

RTÜK’ün genel operasyonunun ilk hamlesi olan Yanardağ’ın bu tür saldırılarla söndürülemeyeceğini en çok iktidar biliyor. Ana hedef Yanardağ üzerinden tüm yayın organlarına ve gazetecilere gözdağı vermek.

RTÜK uygulamalarına göre yayın organlarının “sicili” yıllık tutuluyor. Yılın sonunda siliniyor, yeni yıla sıfırdan başlanıyor. TELE1’e bu yıl içinde 22 Şubat’ta en üst sınırdan ceza verildi, 5 gün yayın durduruldu. Aynı gerekçe ile bir kez daha ceza verilirse yayın 10 gün durduruluyor. 2023 içinde üçüncü kez ceza verilirse lisans iptali söz konusu.

RTÜK’ün dünkü bildirisi çok sert bir sürecin başladığının yazılı habercisi. Buna karşı durmanın başlıca yolu şu:

Toplumsal meşruiyeti çoğaltarak TELE1’in ve Yanardağ’ın yalnız olmadığını göstermek…

Onların arkasında durmazsak operasyonların arkası gelecek!

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner