Unutmayalım, unutturmayalım!Sürgün Edilen Kırım Türkleri Sürgünün 78. Yılında Anıldı
İSTANBUL. Kırım Tatar Sürgünü 78. yılında İstanbul ve Başkent Ankara’da anıldı Josef Stalin’in emriyle alınan Sovyet hükümeti kararıyla başlayan Kırım Tatarlarının, Özbekistan ve Sovyetler Birliği’nin diğer bölgelerine sürgün edilmesinin 78’nci yılında, Kırım Türkleri anma törenleri düzenlendi.
Bunlardan bir tanesi Türkiyat Araştırma Enstitüsü ve Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi iş birliğiyle Akademik Sohbetler–4 kapsamında düzenlenen anma programı, 20 Mayıs 2022 Cuma günü İstanbul Üniversitesi (İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Programa, Ukrayna İstanbul Başkonsolosu Roman Nedilskyi, İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Komsuoğlu Çıtıpıtıoğlu, Türkiyat Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten, Prof. Dr. İlber Ortaylı, Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer, ses sanatçısı Orhan Gencebay ve çok değerli isimler katılım gösterdi.
Açılış konuşmalarının ilkini gerçekleştiren İÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşegül Komsuoğlu Çıtıpıtıoğlu, sözlerine üniversitelerin sanattan fen bilimlerine birçok alanda toplumsal ilerlemenin öncüsü rolünde olduğunu ifade ederek başladı. İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerinin de bu tarihsel sürecin içerisinde kilit bir rol aldığını aktardı. Prof. Dr. Çıtıpıtıoğlu İstanbul Üniversitesi’nin eğitim kalitesiyle beraber global sıralamalardaki üst sıralardaki yerine işaret etti. İstanbul Üniversitesi’nin güncel çalışmaları yakından takip ettiğine değinen Prof. Dr. Çıtıpıtıoğlu, “Fakültemiz üniversitemizin araştırma üniversitesi olma vizyonuna önemli bir katkı vermektedir” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Çıtıpıtıoğlu Kırım’daki onurlu mücadelenin altını çizerek bu etkinliğe ev sahipliği yapmaktan onur duyduğu yönünde ifadeleriyle konuşmasını sonlandırdı.
“Bu Acıyı Unutmuyoruz”
Türkiyat Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Balcı, “Kırım bizim tarih ve coğrafyamızda acılı bir zamanın simgesidir” ifadeleriyle sözlerine başlayarak, “Kırım’ı daha önce de anmak için programlar düzenlemiştik, bu acıyı unutmuyoruz” dedi. Prof. Dr. Balcı, bu acının iki sebebi olduğuna dikkat çekti. İlkinin terkedilmiş olsa da coğrafya olduğunu, ilkinin benzer acılar yaşanmaması için hatırlanması gerektiği olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Balcı, acılı da olsa Kırım’ı Kafkasya’yı ve Balkanlar’ı unutmamanın çok önemli olduğunun altını çizerken verimli bir oturum olmasını dileyerek sözlerini noktaladı.
“Bu Bir İktisadi Çöküşü Anlatır”
Prof. Dr. İlber Ortaylı, sözlerine bu gibi toplantılarda önemli meselelerden bahsedilmesi gerektiğine inandığını ifade ederek başladı. 1941’de Sovyetler Birliği arazisine Almanya’nın girişini anlatarak sözlerine devam etti. Bu olayın Türkiye idaresini o dönem bulunduğu ikili baskı sebebiyle rahatlattığını aktardı. Prof. Dr. Ortaylı, bunun en temel sebeplerinden birinin saldırmazlık anlaşmasının yapılmamış olduğuna parmak bastı. “1941’deki saldırıdan sonra Sovyetler Birliği hazırlıklı olmadığı bir harbe girmek zorunda kaldı” ifadelerinde bulunan Prof. Dr. Ortaylı, durumlarının çok iyi olmadığını aktardı. “Ruslar serttir ama Churchill adam akıllı bir Sovyet düşmanıydı” şeklinde konuşan Prof. Dr. Ortaylı, Rusların esir alınışı ve kamplara alınışından bahsederken “Göz göre göre harbe girilmez, harpte de göz göre göre ölünmez” dedi. Kamplardaki olumsuz ve kötü şartlardan bahsederken “İnsanlar kamplarda kurtlandılar” ifadelerinde bulundu. Prof. Dr. Ortaylı, buradaki insanlardan bir ana vatan ordusu kurulmasını ise “İnsanlar Nazi ve Almanya’yı bir kurtuluş olarak gördüler, ölü at eti yiyorlardı” şeklinde yorumladı. “Siz 200.000 tane Rus’un birden vatanlarına karşı alınan silahlı barağın altına girebileceğini düşünebiliyor musunuz?” diyerek insanların buna mecbur kaldığına dikkat çekti.
“Bu Bir İktisadi Çöküşü Anlatır”
Prof. Dr. Ortaylı, “Bu gün 1960’lardan beri çıkan, önce tatbik edilmeyen sonra yavaş yavaş tatbik edilmeye başlanan bir vatana dönüş kararı var Kırımlılar için. En az organize olma yetisine sahip dağınık bir topluluk oldukları için çok sıkıntı çektiler” ifadelerinde bulundu. Prof. Dr. Ortaylı, dönmeleri geciktirilen kabilelerden ve Kırım halklarından bahsederken “Bu bir iktisadi zarurettir” sözlerini kullandı. Kırım topraklarının işlenemediğinden bahsetti. Rusların şarapçılık, bahçıvanlık, meyvecilik bilmediğinden, deri işlerinden anlamadıklarından söz etti. Prof. Dr. Ortaylı, daha önce Kırım Türkleri ile yaşayan halkın bolluk ve bereketi onların sağladığını anlattığı hikâyelerden bahsederek “Bu bir iktisadi çöküşü anlatır” dedi. Elektriğin ve birçok diğer kaynağın Ukrayna’dan geldiğini hatırlatarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Kırım’ın Ukrayna’da kaldığını aktardı.
“Gemi Sağlam Olursa Fırtınalar, Seller Gelir Geçer”
Prof. Dr. Ortaylı o dönemin karışıklıklarını anlatırken, “Burada Türkiye tarihi içerisinde bilmek zorunda olduğumuz önemli bir pasaj vardır. Süleyman Demirel, Ukrayna ile o dönem gayet iyi bir diyalog kurarak, Kırım azınlığını Türk azınlığı olarak, bizim kültürel azınlığımız olarak tesir ve kabulünü sağlamıştır” Sözlerini sarf etti. “Bence mühim olan şey: Kırım bir Osmanlı İmparatorluğu toprağıdır. Kültür vardır, tarih vardır” dedi. Prof. Dr. Ortaylı önemli ve üzücü hususlardan birinin de sürgün yıllarında halkların birbirini tanımaması olduğunu ifade etti. “Özbek, Tatar’ın kendisine ne kadar yakın olduğunu bilmiyor” sözlerini aktardı. Kırım’daki Türklerin Türk azınlığı olarak kabul edilmesinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Ortaylı, lisanın unutulmasının üzücü olduğunu, yeni nesillere dil aktarımının azaldığını anlattı. “Ben bunu Amerika’da da çok gördüm, karı koca Türkler çocuklarıyla İngilizce konuşuyorlar, bir kere senin İngilizcenle çocuk yetiştirilmez çünkü sen yabancısın” ifadelerinde bulundu. Kırımlıların sahillere yerleşmesi gerektiğini, buna izin verilmediğini anlatan Prof. Dr. Ortaylı, bunu bir hapis olarak değerlendirdi. “İleride dünya değişip gidecek, bu değişiklikte bizim kaynayıp gitmemiz hiç iyi olmaz” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Ortaylı, “Unutmayın ki büyük analarımızı ve büyük babalarımızı takip ederek sanatımızı, kültürümüzü, maarifimizi geliştirmemiz lazım hepsi bu. Bunu yaptığımız takdirde iş değişir” dedi. Bütün milletlerin en büyük zenginliğinin dilleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ortaylı, Türkçe’nin yaşamasının her şeyden önemli olduğuna dikkat çekerek “Gemi sağlam olursa fırtınalar, seller gelir geçer” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Program, Prof. Dr. Kutluk Kağan Sümer, Dr. Öğr. Üyesi Ayna Askeroğlu Arslan, Balcı, Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Celal İçten, Eskişehir Kırım Halkbilim Araştırma Gençlik ve Spor Kulübü Derneği Başkanı Uzm. Öğretmen Recep Şen, Romanya Eski Milletvekili Müsteşarı Necati Salı ve Yazar Hasan Kırımer’in sunumlarının ardından ödül takdimi ile sonlandı. (Haber: S. Rana Genç, Fotoğraf: İbrahim Can Selen, İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü)