Dr. Akay Türker Avusturya´da Müslümanları temsil eden cemiyetleri sert eleştirdi:“Mızrak çuvala sığmıyor”

Kısa adı IGGÖ olan Avusturya İslam İnanç Cemaati’nin Yüksek Kurulu’nda kadınlardan sorumlu bir görev olan üst düzey yönetimde tek kadın yönetici iken, 6 Haziran 2020 tarihinde bir anda istifa ederek ayrılması Avusturya basınında geniş yer alan Dr. Fatma Akay-Türker, iki yıl sonra Viyana´da bir sempozyum sonrası Yeni Vatan Gazetesi´ne konuştu.

Birol Kılıç, Viyana, Mülakat, 23.05.2022


20 ve 21 Mayıs 2022 tarihlerinde Viyana Üniversitesi İlahiyat ve İslam Din Pedagojisi bölümü,  “Avusturya’da İslam Din Derslerinin 40 Yılı” adı altında bir sempozyum düzenledi.
Fatma Akay-Türker’in de kısa adı İGGÖ olan Avusturya İslam Cemaati temsilcileri gibi konuşmacı olarak sempozyuma katılanlar arasında olması dikkat çekti.

Türkolog ve ilahiyatçı kimliği ile dikkat çeken Dr. Fatma Akay-Türker  İGGÖ yönetimine seçilmiş ve belirli bir süre sonra defalarca uyardığı halde yanlışların düzeltilmemesi nedeni ile istifa etmişti. 6 Haziran 2020 yılında kamuoyuyla paylaştığı istifasında ise hiçbir kurum, kuruluş veya siyasi organla herhangi bir bağlantısının kalmadığını beyan ettiği görüldü.

Akay-Türker 6 Haziran 2020 tarihinde kamuoyuyla paylaştığı İGGÖ‘den istifasından sonra Avusturya ve Alman basınında geniş yankı bulan, “Sadece Allah’ın önünde diz çökerim: Müslüman bir kadın ataerkil sisteme karşı savaş veriyor” adlı Almanca kitabında yazdıklarıyla, kadınların Kur’an’daki gerçek yerine ve değerine ışık tutmaya çalıştı ve bunun modern, özgürleştirilmiş bir kadın imajını haklı çıkardığını gözler önüne seren çalışmaları ile dikkat çekti.

Yeni Vatan Gazetesi: Sayın Dr. Akay Türker. Sempozyuma siz de katıldınız, bir konuşma yaptınız ve daha sonra Twitter’dan birtakım eleştirilerde bulundunuz. Eleştirilerinizin odak noktası ve nedenleri nedir? Neden bu eleştirileri yapma gereği duydunuz?
Fatma Akay-Türker : Sizlerin de takip ettiğiniz gibi moderatör beni tanıtırken IGGÖ Yüksek Kurulu’nda olan tek kadın iken istifa ettiğimi söyleyince sunumuma şu şekilde başladım. “Bugün benim için tarihi bir gündü. Zira tam iki sene önce bugün, yani 20 Mayıs’ta sabaha karşı saat 02:00 sularında istifa mailimi yazmıştım. Tam iki sene sonra bugün IGGÖ  temsilcileri ile ilk karşılaşmamız olacaktı. İsterdim ki karşımda otursunlar ve eleştirilerimi onların gözlerinin içine bakarak yapayım”. Sonrasında Almanya’dan gelen Alman bir profesör bana, “Gerçekten IGGÖ temsilcilerinin gözlerinin içine bakarak yapmak ister miydiniz o konuşmayı?”  diye sordu. Cevabım aslında çok basitti. “Ben insanların yüzlerine söyleyemeyeceğim şeyi, arkalarından asla konuşmam. Zaten istifa ettikten sonra verdiğim demeçlerde söylediklerim de “Sadece Allah’ın önünde diz çökerim” adlı kitabımda yazdıklarım da 18 ay boyunca IGGÖ’de konuştuğum ve yazdıklarımdan başka bir şey değildi. O yüzden çok isterdim bu sempozyumda kendi konuşmalarını yaptıktan sonra kalabilmelerini.“  Velhasıl, sempozyumun istifamla aynı güne denk gelmesi  hoş, zarif  ve uyumlu bir şekilde vuku bulan tesadüfü bir tevafuk olarak, “Vardır bunda da bir hayır” diye düşündüm. Fakat onlar, istifa etmekte ne kadar haklı olduğumu bir kez daha kanıtladılar. Demokrasinin olmadığı, düşünce özgürlüğünün olmadığı, hele hele de kadınların hiçbir değer ve söz hakkının olmadığı  İGGÖ bir yerde bulunmam abeste iştigal olurdu.  İGGÖ’den bu yüzden istifa ettim.  Görev başındayken de defalarca dedim ki “Böyle gelmiş, ama böyle gitmez”. Hiç kulak vermediler. Fakat artık mızrak çuvala sığmıyor.

 “Mızrak çuvala sığmıyor”  ifadelerinizde mızrak ve çuval ile ne kastediyorsunuz ?
Akay-Türker : “Avusturya’da İslam Din derslerinin 40 yılı” akademik alanda masaya yatırılırken, IGGÖ başkanı ve şürekâsı ile eğitim bölümü müdiresinin sempozyumu terk etmesi hiçbir çuvala sığmayacak kadar büyük bir mızraktır. Üstelik organize eden Viyana Üniversitesi ve orada Avusturya’da geleceğin İslam din dersi öğretmenleri yetişiyor. Gerçekten onlar adına, daha doğrusu kendi adımıza, Müslüman toplum adına üzüldüm ve utandım. Zira bu insanlar  kısa adı İGGÖ olan Avusturya İslam Cemiyeti adı altında Müslümanları yani bizleri temsil ettiklerini iddia ediyorlar. Resmi olarak da öyle sayılır ve buna konuşmamın içeriğinde de değindim. Burada tekrar edebilirim.  En büyük gücümüz, Avusturya devlet okulu sisteminde din dersi verebilmemiz ve İslam dinini konuşabildiğimiz bir platformumuzun olmasıdır.  Çocuklara ve gençlere hayatlarında yön sunabilmemiz ve onlara oryantasyon bulma imkânı verebilmemiz büyük bir fırsattır. IGGÖ gibi son derece özerk bir kurumumuzun olması ve tüm Müslümanları temsil edebilecek bir konumda olması büyük bir şanstır ve bu İslam inanç topluluğu hepimizindir. Bundan ötürü, eğer bugün eleştiri yapıyorsak, iyi niyetle ve tek bir amaçla yapıyoruz. Biz istiyoruz ki, çeşitliliğin, çoğulculuğun gerçekten vuku bulduğu bir kurumumuz olsun. Bu kurum tüm Müslümanların gerçekten temsil edildiğini hissettiği bir kurum olsun. Bu ancak eleştirel düşünme kültürünü benimsemekle gerçekleşebilir.

Farklılık, çoğulculuğu ve eleştirel kültürü kabul etmek Müslümanlar arasında size göre niye önemli ?
Akay-Türker : Çoğulculuk, çeşitlilik ve eleştirel kültür demokrasinin gereğidir. Bu konuda sempozyumdaki sunumumda şunları dile getirdim: “Çeşitlilik/çoğulculuk” ve “Eleştiriye tahammül” konuları söz konusu olduğunda kendimizi zayıf alana kaymış olarak buluyoruz. Çünkü çeşitlilik ve çoğulculuğu sınıfta din derslerinde yansıtamıyoruz. İslam tarihinde farklı yöntemler, farklı dünya görüşleri ve metinlere farklı yaklaşım biçimleri ile çok çeşitli akımlar olmuştur. Çocuklar kendilerine sunulan dini emirleri İslami bir bakış açısıyla sorgulamayı öğrenemiyorlar. Bu nedenle, geçmişte tartışmalara ve istişarelere dayalı farklı görüşlerin geliştiğinden bihaber yetişiyorlar.Bizler soru sormaya bile cesaret edemezdik. Eleştirmek zaten mümkün değildi. Ancak günümüz çocukları ve gençleri tamamen farklı. Her şeyi ayrıntılarıyla bilmek istiyor, çelişkileri çok çabuk fark ediyor, sorguluyor ve sorularını çekinmeden soruyorlar.  Fakat Avusturya’daki Din dersleri bu zorlukların üstesinden gelemiyor ve çocukların/gençlerin ihtiyaçlarına cevap veremiyor.  Gelecek için asıl görevimiz bu zorluğun üstesinden gelebilmektir.“ Çeşitlilik/Çoğulculuk” ve “Eleştiriye tahammül” yönündeki eksikliğimiz ve zayıf yanlarımızın yanında üçüncü olarak en büyük zayıflığımız ve zorluğumuz ise kadının yeri ve konumudur. Ve bence bu, hem Avusturya’daki Müslümanlar arasında hem de kurumlarımızda en zayıf yönümüzdür.

Bu konuda sorun ve riskler size göre nedir ?
Akay-Türker :  Bu eksiklerimiz ve zayıf yanlarımızın barındırdığı riskler çok büyük. Niye? Eleştirel düşünceyi öğrenmez ve çocuklarımıza öğretmezsek, cinsiyet adaletini ilkokuldan itibaren çocukların öğrenmesini ve özümsemesini sağlamazsak, bu hem eğitimin bütün alanlarını ve kurumlarını hem de tüm toplumu etkileyecek bir risk olarak karşımıza çıkmaya devam edecektir. Fakat bırakın eleştiriyi, kendilerinden bir nebze farklı düşüneni anında “hain” ilan etmek otosansür uygulamasını da beraberinde getiriyor. Yani insanlar, “Düşüncelerimi açıklarsam hain yaftası yerim” diye korkuyor. Ve bu da insan haklarına aykırıdır. Çünkü insan haklarının en temel kanunu, düşünce özgürlüğüdür.Durum bu iken, sanırım İGGÖ’deki makam sahipleri hâlâ nerede ve hangi zaman diliminde yaşadığımızı idrak edememişler. Sanıyorlar ki, Türk derneklerini veya camileri ziyaret edip vaaz şeklinde bir de konuşma yapınca yetecek ve görevlerini yerine getirmiş olacaklar. Yani istiyorlar ki, şimdiye kadar camilerde olduğu gibi biz gidelim, konuşalım, kimse soru sormasın, eleştirmesin, tartışmasın.  Eğer sempozyumda kalıp, bırakın diğer konuşmacıları, gençlerin din dersi hakkındaki tecrübelerini anlattıkları açık oturumu dinleselerdi, o zamanların tarihte kaldığını çok iyi anlayacaklardı. Hatta dinleselerdi, benim 18 ay boyunca neyin mücadelesini verdiğimi de anlayacaklardı. Çünkü ben dokuz yıl din dersi öğretmenliğim boyunca gençleri dinlediğim ve onların sorunlarını, sorularını ve zorluklarını çok iyi bildiğim için IGGÖ’de de bunu anlatmaya çalışmıştım. Umurlarında dahi olmadı… Bu sempozyumda bir kez daha gördüm ki, hâlâ umurlarında değil.

Peki sempozyum nasıl geçti, nasıl bir ortam vardı ? İGGÖ temsilcileri konuştular ve derhal salonu terk ettiler. Randevuları olamaz mı? Terk etmelerinde sizin bir etkiniz olduğu iddialarını biraz açar mısınız?
Akay-Türker :  Benim açımdan çok güzel geçti. Yeni insanlar tanıdım ve çok güzel geri dönüşümler aldım. Fakat IGGÖ şürekâsının iki sene sonra beni orada görmekten hiç hoşnut olmadıkları çok aşikârdı ve bunu herkes fark etti. Şimdi kendime özel bir değer atfetmek istemiyorum, fakat sempozyum kulislerinde konuşulanlar arasında sempozyumu terk etmelerinde benim etkimin olduğu konuşulması dikkatimi çekti.Üzücü…Onlar adına. Özgür bir ortamda konuşmamız ve tartışmamız gerekiyor. Üniversite ve bu gibi bilimsel sempozyumlar bunun için var.  Özellikle de sempozyum programda eğitim müdiresinin açık oturumda diğer din dersi öğretmenleri ile birlikte yer alması varken, sadece bir konuşma yapıp, “çok önemli bir işim var” diyerek ayrılması, garip karşılandı.  Tüm tartışmalar ve konular kendisini birinci elden ve direkt ilgilendiriyor.Burası Avusturya’da İslam din dersi yetiştiren bir Viyana Üniversitesi’nin bir kurumu.  “Aylar öncesinden belli olan, kendi alanını ve din derslerinin geleceğini birebir ilgilendiren akademik bir sempozyumdan daha önemli ne olabilir?” sorusu kulislerde konuşulduğunu duydum. Bunun dışında hem İGGÖ başkanın hem de müdirenin kendi konuşmalarında mükemmel bir tablo çizip, demokrasiden, çoğulculuktan/çeşitlilikten, toleranstan, dinler arası diyalogdan, Müslümanlar arasındaki diyalogdan, cinsiyet adaletinden dem vurup, sonra çekip gitmeleri ise, söylem ile eylem farkını ve büyük çelişkiyi bir kez daha gözler önüne serdi. Sadece Avusturya’dan değil, Almanya’dan da gerek Müslüman gerek Alman birçok Profesör ve akademisyen bu sempozyuma katılmıştı ve böylesine bir sempozyumu terk etmeleri çok büyük saygısızlık olarak değerlendirildi. O yüzden bir kez daha ve son derece iyi niyetle seslenmek istiyorum. Ve bir şeylerin sadece söylemde değil, göstermelik olarak değil, gerçekten değiştiğini görene kadar da Hz. Peygamberimizin hadisi mucibince susmayacağım ve bu konularda çalışmaya devam edeceğim. Siz sadece kendi makam ve mevkiinizi, statünüzü, çıkarlarınızı ve menfaatlerinizi muhafaza etmeye çalışırken, biz gençleri ve kadınları kaybediyoruz! Kazandığınızı ve kurtardığınızı sandığınız gençler ve kadınlar ise, sizin karşınızda susan, sinen ve düşündüklerini, hissettiklerini söylemeye cesaret edemeyen, yani otosansür uygulayanlardır. Ve bilin ki, bu şekilde ne sağlıklı bir gelecek inşâ edilebilir, ne de ilerleme katedilir.  IGGÖ’de iken de toplum arasında da defalarca söyledim, yazdım, bir kez daha tekrar edeyim; böyle gelmiş ama böyle gitmez! Bunun farkına varın artık.

Yeni Vatan Gazetesi: Teşekkür ederiz.

Fatma Akay-Türker : Ben teşekkür ederim.

 

Kaynaklar:

Fatma Akay Türker kimdir?

Viyana’ya 13 yaşında gelen, işçi bir ailenin kızı olan  Fatma Akay-Türker, eşit olmayan çok zor şartlarda bile yaşamını eğitime ve kadınların Kur’an’daki gerçek yerini herkese göstermeye adaması ile dikkat çekiyor. Mücadeleci bir ruha sahip olan ve üniversite eğitimini Doktor unvanı ile Türkoloji ve Türk tarihi alanında tamamlayan Akay-Türker, birinci doktorasına paralel olarak ilahiyat doktorasına da başladı.

Araştırıyor, soruyor, tartışıyor ve öğreniyor. Kısa adı IGGÖ olan Avusturya İslam İnanç Cemaati’nin Yüksek Kurulu’nda kadınlardan sorumlu bir görev olan üst düzey yönetimde tek kadın yönetici iken, 6 Haziran 2020 tarihinde bir anda istifa ederek ayrılması Avusturya basınında geniş yer aldı. IGGÖ ve yönetiminin kadınlara karşı tutumlarını sert bir şekilde eleştiren Türkolog ve ilahiyatçı Dr. Fatma Akay-Türker’in, “Sadece Allah’ın önünde diz çökerim: Müslüman bir kadın, ataerkil sisteme karşı savaş veriyor” isimli ilk eserinin orijinal Almanca ismi şöyle: “Nur vor Allah werfe ich mich nieder: Eine Muslimin kämpft gegen das Patriarchat”.

 

 Fatma Akay Türker’ in Sempozyum sonrası Twitter’dan eleştirileri

https://twitter.com/Akay_Turker_F/status/1528136290398621696?s=20&t=MekDyP0thi8ehj3nORI3JQ

20 ve 21 Mayıs 2022 tarihlerinde Viyana Üniversitesi İlahiyat ve İslam Din Pedagojisi bölümü,  “Avusturya’da İslam Din Derslerinin 40 Yılı” adı altında bir sempozyumun programı.
https://iru.univie.ac.at/wp-content/uploads/2022/05/Programm-40-Jahre-IRU-in-AUT.pdf

İGGÖ

https://de.wikipedia.org/wiki/Islamische_Glaubensgemeinschaft_in_%C3%96sterreich

8. 11.2021

İGGÖ eski Kadın Sözcüsü Fatma Akay-Türker 28 yıl sonra başörtüsünü çıkardı!

https://www.yenivatan.at/iggoe-eski-kadin-soezcuesue-fatma-akay-tuerker-28-yil-sonra-basoertuesuenue-cikardi/

30.04.2021

IGGÖ’den istifa ederek ayrılan IGGÖ eski Kadın Sözcüsü Akay-Türker’in ilk kitabı: “Sadece Allah önünde diz çökerim”

https://www.yenivatan.at/iggoeden-istifa-ederek-ayrilan-iggoe-eski-kadin-soezcuesue-akay-tuerkerin-ilk-kitabi-sadece-allah-oenuende-diz-coekerim/

 

Relevante Artikel

Back to top button
Cookie Consent mit Real Cookie Banner