Türkiye-Hollanda ilişkileri normalleşiyor mu?

İlhan KARAÇAY’ın Haber-Analizi/Hollanda

İlhan Karaçay

Türkiye ve Hollanda Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Stef Blok, aynı gün yaptıkları açıklamalarda, NATO Zirvesi sırasında yaptıkları bir görüşmede, geçen yıl 11 Mart’ta meydana gelen ve ilişkileri bozan üzüntü verici olayları ele aldıklarını belirttiler.

Stratejik ortaklığa dayanan çok boyutlu ilişkilere zarar veren mevcut tıkanıklığın geride bırakılmasının her iki tarafın da ortak beklentisi ve arzusu olduğunu müşahade ettiklerini dile getiren Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu görüşmemizde ortaya çıkan, ilişkileri normalleştirmek için adımlar atma iradesi ışığında inisiyatif alan Hollandalı mevkidaşım, tarafıma bir mektup iletti ve ilişkilerimizin normalleştirilmesi arzusunu teyit etti. Bu mektup üzerine kendisiyle ayrıca telefonda görüştük ve ilişkilerimizin önünü açmak için atılacak adımlar konusunda mutabık kaldık. Bu çerçevede ilk adım olarak, ortak bir açıklama yapma kararı aldık. Büyükelçilerimizi karşılıklı olarak kısa zamanda atamak üzerinde mutabık kaldık. Ayrıca, ülkelerimiz arasındaki diyalog ve güveni yeniden tesis etmek ve ilişkilerimizi eski seyrine sokacak müteakip yol haritasını belirlemek üzere Hollandalı mevkidaşım Blok’u ülkemize davet ettim. Bu ziyaretin de yakın zamanda gerçekleşmesi söz konusudur.”

Bakan Çavuşoğlu, Hollanda’da 450 bin kişiden meydana gelen büyük bir Türk toplumu bulunduğunu anımsatarak, Türkiye’de en büyük doğrudan yabancı yatırıma sahip bu ülkeyle ilişkilerin düzelmesi yolunda, dış politikada her zaman olduğu üzere milli menfaatler doğrultusunda hareket edeceklerini vurguladı.

Çavuşoğlu, Hollanda ile ilişkilerin bundan sonraki seyri için bir yol haritasını belirleyeceklerini kaydetti.

Hollanda hükümeti, Türkiye’deki anayasa değişikliği referandumu döneminde, Hollanda’da Türk vatandaşlarıyla bir araya gelerek konuşma yapmayı planlayan Çavuşoğlu’nun uçağına verilen iniş iznini iptal etmişti. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın da 11 Mart 2017’de Rotterdam’daki Türk konsolosluğuna girişine izin vermeyen Hollandalı yetkililer, Kaya’nın korumalarını gözaltına almış ve kendisini polis eskortuyla Almanya’ya gitmeye zorlamıştı. Gelişmeler üzerine Türkiye, ülke dışında bulunan Hollanda’nın Ankara Büyükelçisinin dönmemesini istemişti. İki ülke, diplomatik temsilini karşılıklı olarak maslahatgüzar düzeyinde tutuyordu.

İlhan KARAÇAY’ın analizi:

Geçen yıl 11 Mart’ı 12 Mart’a bağlayan gece meydana gelen olaylardan sonra, iki ülkenin ilişkileri, tamir edilemeyecek ölçüde bozulmuştu. Gelişmelere çok kızan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hollandalılar için ‚Bunlar faşist ve Nazi kalıntıları‘ sözlerini kullanınca, diplomatik ilişkiler çok bozulmuştu. Türkiye’nin, Hollanda Büyükelçisini Ankara’ya kabul etmemesi üzerine, zaten boşta olan Türkiye’nin Lahey Büyükelçilik koltuğu da boş kalmaya devam etti.

Ne var ki, bu ilişki bozukluğu, iki ülke arasındaki ticari ilişkileri de zedelemişti.
Erdoğan, Hollanda’dan mutlaka bir özür bekliyordu. Hollanda ise ‚özür‘ kelimesini kullanmak istemiyordu. Ama her şeye rağmen ilişkilerin düzelmesi şarttı.
İki ülke diplomatları bariş için orta bir yol ararlarken, 5 ve 6 Aralık günleri Brüksel’de yapılan NATO zirvesinde biraraya gelen Hollanda’nın o zamanki Dışişleri Bakanı Zijlstra ile bizim Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu, barış için önemli bir sinyal verdiler. O görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Avrupa’daki Hükümet Başkanları gibi Rutte’de eski dostlarımdır‘ sözü, Hollanda’da büyük bir umut doğurmuştu. Gerek Türk ve gerekse Hollanda medyası, Büyükelçi atamalarının yakında başlayacağından söz ediyordu.

Dışişleri Bakanlığımızın sözcüsü bu konuda Hollandalılar’a bir ismi zikretmişti bile.
New York eski Başkonsolosumuz ve şimdi Ankara’da  Konsolosluk İşleri Genel Müdürü olan Mehmet Samsar’ı ‚En iyi büyükelçimiz‘ olarak lanse etmişti bile.

Ortadaki tek sorun, ‚Özür‘ kelimesini kullanmadan nasıl özür dileneceğiydi.

İki ülkenin diplomatları bu konu üzerinde kafa yorarlarken, Çavuşoğlu ile Zijlstra, bu kez 16 Ocak’ta Vancouver’de yapılan Kuzey-Kore zirvesinde biraraya gelme fırsatı yakaladılar. Ama zamanlama çok kötüydü. Zira o sırada ABD, Suriye’nin kuzeyine 30 bin asker yığma planı açıklanmıştı. Bu nedenle Çavuşoğlu’nun Zijlstra ile görüşecek vakti yoktu. Bu nedenle Büyükelçi atamaları da suya düşmüştü.

Aynı hafta sonu Türkiye Afrin harekatına başlamıştı. Tüm ülkeler Türkiye’yi tenkit ederken, Hollandalı Bakan Zijlstra, ‚Türkiye’nin kendini koruma isteğini anlayışla karşılıyoruz‘ mesajı verdi. Türk medyası da bu açıklamayı geniş bir şekilde yayınladı.

Ne var ki, Türkiye ile Hollanda’nın arasının düzelmesini istemeyen kötü niyetli Hollandalı politikacılar, bu kez Ermeni soykırımını gündeme getirdiler ve Afrin harekatına da karşı çıktılar.

Diplomatik kaynaklar, Türk ve Hollandalı diplomatların en son 25 ve 26 ocak günleri Brüksel’de biraraya geldiklerini ve Türk tarafının, Hollandalıları hoşnut edecek bir metin hazırladıklarını, bu metnin de Erdoğan ve Çavuşoğlu tarafından imzalanmasının beklendiğini ileri sürdüler.

Ama bu imzalar atılmadı. Erdoğan ve Çavuşoğlu, hazırlanan metni beğenmemişlerdi. Açıkça ‚özür‘ olmayan bir metnin geçerliliği yoktu. Erdoğan ve Çavuşoğlu, hazırlanan bu metbi 3 şubatı 4 şubata bağlayan gece ret etmişlerdi.

Erdoğan’ın bu kararı Zilstra’yı hayal kırıklığına itmişti. Zira ocak ayı sonunda yapılan görüşmeden sonra, Türkiye’nin konuya sıcak yanaşmasını bekliyordu.
Hollanda’nın Ankara eski büyükelçisi ve Dışişleri eski Bakanı Ben Bot, diplomatik ilişkilerde rol alıyordu. İyi bir Türkiye dostu olan Bot, işi Erdoğan’ın zora koştuğunu ileri sürüyordu.


DIŞİŞLERİ ESKİ BAKANI ZİJLSTRA

Hollanda Dışişleri Bakanı Zijlstra, bakan olmadan önce yaptığı bir açıklamada, Ruya’da Putin ile bir görüşme yaptığını söylemişti. Sonradan bunun yalan olduğu ortaya çıktı. Bunun üzerine Zijlstra Bakanlık’tan istifa etti ve yerine Stef Blok getirildi.

Bu bültendeki bir haberde görebileceğiniz gibi, Stef  Blok’un son günlerde yaptığı bazı açıklamalar skandal olarak nitelendirildi. Başı derde girecek olan Blok’un, şimdi Türkiye ile yapılan uzlaşıları sürdürüp sürdüremeyeceği merak konusu oldu.

Türkiye, bu konuda kesin kararlı görülüyor. Diplomatik ilişkiler için Büyükelçi atamalarına ‚evet‘ diyecek ama, özür dilemeyen bir Hollanda ile barışması da zor görülüyor.

Hollanda Dışişleri Bakanı’nın kırdığı pot, Türkler’i de kızdırdı.

Yurtdışı Türkler ve AkrabaTopluluğu’nun Hollanda temsilcisi ve DEİK Avrupa Bölge Komitesi Başkanı Turgut Torunoğulları ile birlikte,Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri Bakan’ı protesto eden açıklamalar yaptılar.

Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok’un, kapalı bir toplantıda yaptığı konuşmadaki sözleri, başta yabancı kökenliler olmak üzere, siyasetçilerden de tepki aldı. Irkçılığın, insanların genlerinde bulunduğunu belirten Bakan Blok’un sözlerini görüntülü olarak kaydedip bir televizyon programına gönderen ve kimliğinin açıklanmamasını isteyen kişi, toplantıdaki çoğu katılımcının Bakan’ın yaptığı açıklamalar karşısında „şoke olduğunu“ söyledi.

  

Dışişleri Bakanı Stef Blok  &  İşadamı Turgut Torunoğulları

Ortaya çıkan görüntülerde, dünyada göçmenlerin yoğun olup barışçıl yaşayan bir ülke tanımadığını kaydeden Stef Blok, „Bana, farklı etnik grupların yerli toplulukla bir arada barış içinde yaşadığı bir örnek gösterin. Ben bilmiyorum. Bu soruyu bakanlıkta memurlara da sordum.“ dedi.

Daha sonra bir katılımcı, farklı etnik grupların barış içinde bir arada yaşaması konusunda Surinam’ı örnek ülke olarak gösterdi. Bunun üzerine Blok, „Surinam barışçıl bir ülke mi? Cesur bir açıklama. İyimserliğine hayran kaldım fakat Surinam başarısız bir ülke. Bunun sebebi de ülkedeki ciddi şekildeki etnik bölünmedir.“ ifadelerini kullandı.

Blok, başka bir kişinin Singapur’u örnek vermesi üzerine ise „Singapur küçük bir ülke ve göçmenler konusunda son derece seçici. Onlar fakir göçmenleri almazlar. Belki temizlik işleri için olabilir.“ sözlerine yer verdi.

Stef Blok, ırkçılığın insanların genlerinde olduğunu ve çok sayıda göçmenin ülkeye gelmesinin yerli toplumun sınırlarını zorladığını öne sürdü.

„Muhtemelen, genlerimizin derin bir yerlerinde, herkesin belli olduğu bir grup ile birlikte olmak istiyoruz ve yabancı insanlarla bir bağ kuramıyoruz.“ diyen Blok, ülkenin bazı bölgelerinde göçmenlerin çok fazla olduğu yerleri örnek gösterdi.

Bu bölgelerde yaşayan yerli insanları anlayabildiğini ifade eden Blok, „Benoordenhout’ta (Hollandalıların çoğunlukta oturduğu yer) yaşayıp bir pazar günü Türk fırınından ekmek almak çok güzel ve etraftaki yaşananlardan da rahatsız olmuyorsun. Fakat orada yaşıyorsan aşırı derecede rahatsız oluyorsun.“ değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa’da her ülkenin aynı sayıda mülteciyi kabul etme konusunda ortak bir noktada anlaşma sağlayabileceğini düşünmediğini belirten Blok, „Doğu Avrupalılar bunu hiçbir zaman kabul etmezler. Bunu fazla da zorlamamak lazım. Varsayalım kabul ettiler; Varşova ve Prag’da sokaklara bakın, orada göçmen bulamazsınız. Onlar bir hafta sonra oradan kaçıyorlar çünkü muhtemelen şiddete maruz kalıyorlar. Orada yaşama şansları yok.“ yorumunu yaptı.

Bakan Blok, gelen tepkiler üzerine yaptığı yazılı açıklamasında, katıldığı toplantıda, amacının soru ve cevap bölümünde orada bulunan insanlarla açık bir şekilde tartışmak olduğuna değinerek, yaptığı çarpıcı açıklamalarla bazı insanlara rahatsızlık verdiği için üzgün olduğunu kaydetti.

Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri ve Turgut Torunoğulları. Bakan Blok’a ‚Hollanda bizim de ülkemiz‘ dediler.

Hollanda Dış İşleri Başkanı Stef Blok’un basına sızan skandal konuşmasına, Surinamlılar’dan sonra Türkler de büyük tepki gösterdiler. Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın temsilcileri, Bakan’ın yaptığı konuşmayı protesto ederlerken, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluğu Hollanda temsilcisi ve DEIK’in Avrupa Bölge Komitesi Başkanı olan işadamı Turgut Torunoğulları, ‚Hollanda bizim de ülkemiz‘ başlıklı bir açıklama yaptı.

Bakanın sözlerinin Hollanda Türk Toplumunu da derinden yaraladığını belirten Torunoğulları’nın açıklaması şöyle:

“Hollanda dış işleri Bakanı sayın Blok katıldığı bir kapalı toplantıda çok kültürlü toplumların birbirletiyle  iyi geçinemediğini söylemiş. Sayın Bakan’ın yaptığı bu açıklama, Hollanda Türk toplumunu derinden yaralamıştır. Hollanda Türk toplumu 50 yıldır 18 bin müteşebbisi ile sorumluluklarını yerine getiren ve komşuları ile güzel ilişkiler kuran bir toplumdur.

Hollanda bizim de ülkemizdir. Benim gibi, 18 bin iş adamının Hollanda’ya yatırım yapmaya devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Bu tarz açıklamalar da bize geri adım attıramaz. Bu tür talihsiz açıklamaları doğru bulmuyoruz. Sayın Bakan’ı bu tür açıklamalar yerine, bu konudaki var olan güzellikleri, çok kültürlü toplumun aslında bir zenginlik olduğunu, ülkeye zenginlik katkısı sağladığını görmeye çağırıyoruz.

Bir önceki Dışişleri Bakanımız Koenders’un, bizlere göstermiş olduğu anlayışı ve hoşgörüyü (Koenders, Torunoğullarını işyerinde ziyaret etmişti) sayın Blok’tan da beklediğimizi ve bu tür söylemlerin Hollanda Türk toplumunu derinden yaraladığını bildirmek isterim.“

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner