Çin’in çok tartışılan “Sosyal Kredi Sistemi” Avrupa için rol model olabilir mi?

Çin yönetiminin çok tartışılan, vatandaşların davranışlarını 'sosyal güven' başlığı altında sıralayacak büyük bir puanlama sistemi olan “Sosyal Kredi Sistemi”, Viyana Üniversitesi Doğu Asya Araştırmaları Enstitüsü'nden Christoph Steinhardt tarafından inceleniyor.

VİYANA. Çin’de bu yıl içinde tüm ülkeyi kapsaması beklenen “Sosyal Kredi Sistemi” ile Çinli vatandaşlar, yüz tanıma, sosyal medya kullanımı ve yapay zeka teknolojileriyle puanlanacak. Sistemle birlikte vatandaşların puanlarını belirlemede, harcama alışkanlıkları, sosyal medya kullanımı, arkadaş çevresi gibi son derece kapsamlı unsurların dahil olduğu bir algoritma sarmalı etkili olacak.

Çin’de “Dijital Diktatörlük” ve “Kara Liste” olarak adlandırılan “Sosyal Kredi Sistemi” içerisinde insanların kamu alanlarında kamuya aykırı hareketlerde bulunmaları, suç işlemeleri, kredi notunu oldukça düşürüyor ve belirli bir puanın altında olan vatandaşları seyahat engeli, otellerde konaklama engeli, banka kredi engeli gibi sorunlar bekliyor.

Viyana Üniversitesi sistemi inceliyor: “Nüfus eğitilebilir mi?”

Viyana Üniversitesi’nden Christoph Steinhardt, bu sosyal gözetim deneyinin sonuçlarını araştırıyor. Krediler ne kadar tutarlı bir şekilde geri ödenir? Biri sistemde sorun mu yarattı? Şirketler devlet düzenlemelerine ne kadar iyi uyuyor? Ve bakıma muhtaç akrabalar iyi bakılıyor mu?

Çin’in sosyal kredi sistemi kapsamında insanlar sosyal performanslarına bağlı olarak cezalandırılıyor veya ödüllendiriliyor. Bununla birlikte, yaşamın bir alanındaki suistimalin tamamen farklı bir alanda yaptırımlara yol açtığı da oluyor. Örneğin, ciddi ödeme borcu olan birinin artık uçakla veya ekspres trenle seyahat etmesine izin verilmiyor. Her ne kadar tepkiyle karşılansa da büyük bir kesim tarafından da kabul gören bu sistemde hükümetin amacının, “halkı daha iyi davranmaya motive etmek ve uzun vadede ekonomide ve toplumda güveni artırmak” olduğu söyleniyor.

Viyana Üniversitesi Doğu Asya Araştırmaları Enstitüsü’nden Christoph Steinhardt şu anda Avrupa Araştırma Konseyi tarafından finanse edilen büyük ölçekli bir projede Çin sosyal kredi sisteminin nasıl çalıştığını ve nüfus tarafından nasıl karşılandığını araştırıyor.

Viyana Üniversitesi Doğu Asya Araştırmaları Enstitüsü’nden Christoph Steinhardt Foto: www.univie.ac.at

“Ahlaki bir sistem haline geldi”

Tamamen finansal bir kredi derecelendirme sistemi olarak başlayan sistemin, şimdi „ahlaki“ bir sistem haline geldiğini ifade eden Steinhardt bunun nedenini, „Bir yandan Çin’de düzen için çok yüksek toplumsal talebin olması ve görevi kötüye kullanmanın tutarlı bir şekilde cezalandırılması, diğer yandan da bunu sağlamak için devlet üzerinde bir baskının olması“ diye açıklıyor.

„Temelde ‚hareketli bir hedefin‘ peşindeyiz“ diyen Steinhardt, kendisinin ve ekibinin karşı karşıya olduğu devasa görevi şöyle anlatıyor: “Kredi sisteminin evrimini ve planlı ve ayrıca öngörülemeyen sosyal, politik ve kültürel sonuçlarını incelemek için büyük ölçekli anketler, yoğun saha araştırmaları ve kapsamlı analizler gerekiyor.”

“Avrupa’nın bu sistemi daha iyi anlaması gerekiyor”

Avusturyalı araştırmacı Steinhardt, her halükarda, bu “hırslı toplum mühendisliği projesinin”, yani merkezi olarak devlet kontrollü bir toplum dönüşümünün gözlemlenmesinin yadsınamaz derecede önemli bir görev olduğunu düşünüyor.

2018’de Viyana Üniversitesi’ne gelmeden önce on bir yıl boyunca Hong Kong ve Singapur’da araştırma yapan ve ders veren Steinhardt, “Sosyal kredi sistemi şu anda AB’nin ’sistemik bir rakip‘ olarak gördüğü Çin yönetişim modelinin merkezi bir parçası. Tek başına bu bile Avrupa’da bu sistemi daha iyi anlamamızı acilen gerekli kılıyor” diye vurguluyor.

Nüfusa olumlu bir katkısı var mı?

Sistemin nüfus için olumlu etkilerinin olup olmadığını inceleyen Steinhardt, şimdiye kadar, sadece sosyal etkiler hakkında tezler formüle edebildi.

“Bildiğimiz kadarıyla, çoğu muhtemelen sadece belirsiz bir fikre sahip olsa da halkın sisteme karşı tutumu şimdiye kadar çok olumlu oldu” diyen başarılı araştırmacı, Çin’deki birçok insanın, “hızla modernleşen toplumun seyrindeki değişiklikleri” büyük bir belirsizlik olarak algıladığını ifade ediyor. Son 40 yılda, Çin’de hızla genişleyen ama genellikle kötü düzenlenmiş bir Vahşi Batı kapitalizminin ortaya çıktığına dikkat çeken Steınhardt, “Bu yüzden düzene karşı büyük bir özlem var” diyor.

Araştırma raporunda, “Kredi sistemi, kuralların daha bağlayıcı bir şekilde uygulanmasına gerçekten yardımcı olursa, bu olumlu algı yerleşebilir. Ayrıca, antisosyal olarak görülen davranışlar zamanla daha az sıklıkta ortaya çıkabilir ve yabancılara duyulan güven artabilir“ ifadelerine yer veren Steinhardt, bu Çin eğitim yönteminin umulan gelişmelere yol açıp açmayacağını veya nüfus arasında veri koruma ve mahremiyet konusunda daha fazla farkındalık gibi başka etkilerin ortaya çıkıp çıkmayacağını ise araştırmasının sonunda ortaya koyacak. (yenivatan.at)

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner