
“Keriz silkelemesiyle” Türkiye, özelde AB’nin ama genelde Batı’nın çöplüğü mü yapılıyor?
Birol Kılıç, Viyana, Analiz-Gözlem, 17.02.2024
Macaristan Dışişleri Bakanı Szijjarto, geçtiğimiz gün Ankara’daki resmi bir ziyaretinde, “Yasa dışı göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmasını engelleyemezsek, Avrupa’yı kaybedeceğiz. Biz bunu istemiyoruz. Bunun için sürekli olarak yasa dışı göç baskısına karşı Türkiye’yi destekliyoruz” dedi.
Ankara’da iktidar dışında birçok kişi, “Türkiye’yi kaybettik, hangi Avrupa’dan bahsediyor? Kendisini Brüksel’de zannediyor Macaristan Dışişleri Bakanı herhalde. Belki onları tehdit ederken bu konuşma yapılabilir ama adeta AB’nin kaçak ve düzensiz göçmen çöplüğü baskı, rüşvetler ve resmi paralarla getirilen Türkiye’nin başkenti Ankara’da bu konuşma neyin nesi?” diye kafalarını sallamaları boşuna değil. Haksızlar mı?
Ankara’da bu açıklamaları yapan sayın Macaristan Dışişleri Bakanı Szijjarto’ya acilen sorulmalıdır:
Bu ne tür bir destek olacak?
Macaristan ve AB gerçekten 524 km uzunluğundaki İran-Türkiye sınırını ya da 378 km uzunluğundaki Irak-Türkiye sınırını ya da 877 km uzunluğundaki Suriye-Türkiye sınırını, aynı AB tam üyesi olan Yunanistan ve Bulgaristan’ı Türkiye’den gelecek kaçak göçmenleri önleme örneğinde olduğu gibi milyarlarca Avro ile dikenli tellerle ve yüksek güvenlik teknolojisiyle desteklemek istiyor mu?
Ya da deniz yoluyla Türkiye’ye geçen kaçak göçmenler?
Kimse Macaristan Dışişleri Bakanı’nın “Türkiye’ye yardım etmek istiyoruz” ifadelerine inanmıyor.
İtalya Başbakanı bir ay önce Türkiye’deydi ve Erdoğan’a doğrudan, daha açık olarak şunu istedi: “Arnavutluk Anayasa Mahkemesi bu projeleri durdurduğu için size, vatanımız İtalya’ya deniz komşumuz olan Afrika’dan bir eli cebinde bir eli başında olan yasadışı Afrikalılarımızı gönderebilir miyiz ve onlar için kafa başı AB fonlarından size para ödeyebilir miyiz?”
Eğri oturalım, doğru konuşalım. AB, Türkiye’de demokrasinin ve hukuk devletinin olmadığını ve iktidar tarafından yok edildiğini biliyor. AB, Türkiye’nin bir rüşvet ve nitelikli dolandırıcılık merkezi ve dünyanın mafya merkezine dönüştürüldüğünü biliyor.
İşte bu ortamda AB’nin tek istediği, kendi vatanlarını ve vatandaşlarını korumak için kendi ülkelerine gelen ve mülteci hakları olmayan, çoğu ekonomik göçmen olarak yasadışı gelen kaçak göçmenleri Türkiye’nin bu aciz durumundan yararlanarak, adeta rüşvet paralarıyla Türk halkının çıkarına ters bir şekilde sessizce “deportasyonudur.”
Ardından gelecek soru şu olmalı: Türkiye, AB’nin düzensiz göç veya “yasadışı göçmenlerini” kafa başı para vererek geri yollama çöplüğü mü?
20 Aralık 2023’te kaleme aldığımız analizimizde dikkat çekmiştik: “AB mülteci ve kaçak göç anlaşmasını yayınladı: Türk halkına kötü haber.” Sonuçta söz konusu AB kaçak göç ve mülteci anlaşmasının, Türkiye iktidarı gibi para karşılığında ülkeyi adeta kaçak göç hapishanesine dönüştüren ülkelerin içinde yaşayan yerli halk için çok olumsuz sonuçları olacak. Avrupa resmen kendini kanunlarla koruma altına alan AB iltica ve kaçak göç anlaşmasını bu sabah açıkladı. Avrupa Birliği Dönem Başkanı İspanya ayrıca Konsey Başkanlığı ve AB Komisyonu tarafından bugün açıklandığı üzere, AB üyesi devletlerin temsilcileri ve Avrupa Parlamentosu, yıllar süren tartışmaların ardından ilgili yasal metinler üzerinde nihai bir anlaşmaya vardı. Sonuç olarak AB Komisyonu ilk olarak 2016 yılında yeni kurallar önerdi. Yıllar süren müzakerelerin ardından atılım bu. Ancak müzakereler sonuna kadar çok çetin geçti. Macaristan gibi ülkeler önerileri yeterince sert bulmazken, yardım kuruluşları ile sol ve Yeşiller’in bazı kesimleri iltica prosedürlerinde insan haklarına yeterince saygı gösterilmediği yönündeki endişelerini dile getirdi.
AB kanunlarını buna uygun getirerek resmen Türkiye’ye, AB’ye gelmiş yasadışı göçmenlerini kafa başı parayla “deport” ediyor iddiaları yalan mı? Macaristan burada başrol oynayacak. Güya Macar Başbakanı Orban ve AKP lideri ve Başkan Erdoğan çok iyi anlaşıyorlarmış. AB’den kurallara uymadığı için atılması istenilen Macaristan iktidarına, AB Türkiye’yi kafaya al görevi mi verildi? Bu nasıl bir dostluk Macaristan? Diye acilen sorulması gerekiyor. Nasıl mı?
“Keriz silkelemesi”
Uzmanlar “Keriz silkelemesi” için şu tanımı yapıyor:
a) İki kişilik soyguncu timi, seçtikleri sarhoş, yaşlı vs. tipe çarpar, sonra da “pardon abi” diyerek üstünü başını düzeltir gibi yaparlar. Telefon titreşimi gibi acıtmayan bu deneyimden sonra bir bakarsın telefon devre dışı ve Türkiye’nin yer altı ve yer üstü zenginlikleri olmuş ya da AB’nin istemediği göçmenleri toplama kampı olmuş.
b) Keriz silkelemesi, bir hisse senedi veya başka bir yatırım aracının değerinin yapay olarak yükseltilmesi ve ardından bu yatırım aracının fiyatının düşmesiyle yatırımcıların büyük zararlarla karşılaşmasıdır. Bu dolandırıcılık yöntemi genellikle küçük veya orta ölçekli yatırımcılar hedef alınarak gerçekleştirilir.
Macaristan bugüne kadar kendi ülkesine 2015’ten bu yana gelen bu göçmenleri, Avusturya sınırından AB kanunlarını çiğneyerek Avusturya’ya ve oradan kaçanları Almanya’ya yolluyordu.
Buna Almanya ve Avusturya’da tepki gösteriyordu. Bu arada Macaristan, devamlı AB’den yardım alan ülke olarak bu paraların rüşvet ve nitelikli dolandırıcılıkla Macar iktidar kanallarına gitmesinden ve buna rağmen Macaristan’da demokrasinin ve hukuk devletinin ayaklar altına alınmasından dolayı AB’nin başkenti Brüksel’de bu konu sürekli gündemde. Macaristan hem Hristiyanlık üzerinden “Avrupa Birliği” hem de Türklük üzerinden “Türki cumhuriyetlerle” kendi Makyavelcisi ve oportünist iktidar çıkarları üzerinden “bezirganlık” yaparak oynuyor mu sorusu AB gündeminde olduğunu takip ediyoruz. Macaristan iktidarı Türkler’in gerçekten samimi dostu bir ülkeyse Türkiye ve Türk halkı ile “Keriz silkelemesi” oyununu hangi boyutta olursa olsun oynamaması gerekiyor.
Birkaç örnekle diğer sorularımız:
İlk AB ülkesine giren yasadışı göçmen başka bir AB ülkesine gönderilemez.
Macaristan resmen 2015’ten bu yana bu kanunları bu doğrultuda çiğnedi. Kendi ülkesine gelen gerçek mülteci ve kaçak ekonomik göçmenleri Avusturya ve Almanya’ya yönlendirdi. Avusturya buna haklı olarak 2022’den itibaren Schengen’e rağmen sınırlarını asker ve polis yığarak resmen koruyarak artık “dur” dedi.
2023’te Avusturya’ya giren yasadışı göçmen sayısı 110 binden 55 bine indi.
AB yasadışı göçmen kanunlarını 2023 ortasında AB İçişleri Bakanları Lüksemburg toplantısında Avusturya öncülüğünde taslak şeklinde toparlayarak Brüksel’de bu kanunları AB kanunları olarak yasalaştırdı. Dananın kuyruğu Macaristan için burada koptu.
Bu kanunlara ilk karşı çıkan Macaristan oldu. Çünkü Macaristan, AB’ye başta Avusturya üzerinden kendi ülkesine gelen kaçak göçmenleri sınırları açarak Orban’ın ifadesiyle kırbaçlayarak yolluyor ve böylece ülkesinde Afgan, Suriye, Irak, Hintli, Afrika ve başka ülkelerden gelen çoğu ekonomik iltica düzensiz göç edenleri kendi ülkesinde tutmuyordu.
Bunu Macaristan açısından birileri haklı ve doğru bulabilir ama burada bu insanların Avusturya sınırları Schengen yüzünden açık olduğu için yönlendirmek yasadışı bir adımdı. Şimdi Macaristan, AB’nin yeni kanunlarına göre ilk Macaristan’a giren yasadışı göçmen Almanya’ya bile gelse geri almak zorunda. Kafa başına Macaristan’a para verilecek.
Macaristan işte bu yüzden Türkiye’de “yandı gülüm helva” diyerek Dışişleri Bakanı vasıtasıyla Türkiye’yi resmen kafaya almak istiyor. Çünkü biliyor: Türkiye ekonomik bir facianın içinde ve bu yasadışı göçmenleri Türkiye’ye, kafa başı AB’den alacağı paraları doğrudan vererek veya çoğunu vererek fakir Türk halkının başına bela etmek istiyor.
AB tam üyesi başta Macaristan üzerinden olmak üzere, AB’nin dış sınırı olmayan ülkelere (mesela Avusturya veya Almanya vs.) yollanan yasadışı göçmenleri kafa başına 10 bin Avro veya daha fazla vererek Macaristan’a geri yollanıyor. Macaristan bu parayı, kendi ülkesinden başta Avusturya ve Almanya’ya “kırbaçlayarak” yolladığı düzensiz göç veya “yasadışı göçmenleri” artık istemiyor. AB kapısında sorunu gören Macar iktidarı, bu göçmenleri kendi ülkesinde tutmak yerine resmen Türkiye’ye yollamak için elinden geleni süslü kelimelerle yapacağını Macar Dışişleri Bakanı’nın konuşmalarından anlıyoruz.
O yüzden sormalıyız: Macaristan’ın Dışişleri Bakanı Szijjarto’nun heyecanlı bir şekilde, göz boyama olduğu çok açık “Avrupa’yı kaybedeceğiz” ifadeleriyle aslında Macaristan’a gelen düzensiz göç veya “yasadışı göçmenler” dediği insanları AB’den alacağı parayla resmen “Türkiye’ye kafa başı ödemelerle satmak” için mi Türkiye’de?
Dirayetli ve halkına karşı dürüst bir Ankara iktidarının bunu kabul etmemesi gerekiyor.
İtalyan Başbakanı Meloni geçtiğimiz hafta, kendi ülkesine gelen kaçak Afrika asıllı göçmenleri parayla yollama teklifini doğrudan etmedi mi? Türkiye, AB’ye gelmek isteyen ve gelmiş düzensiz göç veya “kaçak ekonomik göçmenlerin” AB baskısı, lobisi ve parasıyla resmen açık hava hapishanesi ve çöplüğü olmadı mı?
O yüzden Sayın Macaristan Dışişleri Bakanı Szijjarto’nun “Yasa dışı göçmenlerin Avrupa’ya ulaşmasını engelleyemezsek, Avrupa’yı kaybedeceğiz. Biz bunu istemiyoruz. Bunun için sürekli olarak yasa dışı göç baskısına karşı Türkiye’yi destekliyoruz.” ifadelerini samimi bulmakta zorlanıyoruz.
Dünyada en fazla düzensiz göç almış ve “yasadışı ekonomik göçmenlerle” Türkiye zaten var olan rüşvet, nitelikli dolandırıcılık, ahlaksızlıklar ve din bezirganlıklarıyla resmen bir bataklığa dönüşmüş değil mi?
Her yerde batan gemi olarak görülen Türkiye’nin mallarına yerüstü ve yeraltında saldırı yok mu?
Bakın Erzincan İliç’te, Kanada’dan gelen altın arama şirketinin yerli iktidar işbirlikçileriyle açtığı doğa ve insanı katliamlarına. Bakın Türkiye’nin ırmaklarına, çıkan orman yangınlarına, göllerine ve akarsularına—hepsinde aynı rezillik. Aziz devlet ve millet yönetilmiyor. Ya peşkeş çekiliyor ya da malına, mülküne çökülüyor.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına bu kadar arsızlık fazla değil mi?
Ankara iktidarı, bu iddialar doğruysa buna niye müsaade ediyor?
Geçtiğimiz günlerde AB’den, asrın faciası deprem sonrası söz verilen 1 milyar Avro’nun 400 milyon Avro’su Türkiye’ye sorgusuz sualsiz geçen hafta imzalanarak yollandı. Bu para güya deprem bölgesi altyapısı, evler ve kültürel değerleri korumak için harcansın koşuluyla gönderildi ama AB başında durmuyor. Parayı Ankara iktidarına veriyor ve kenara çekiliyor. Niye AB’de vatandaşların verdiği vergilerle bu hibeyi başından kontrol etmiyor?
AB kural getirmiş: 18 ayda bu para Türkiye’de deprem bölgesindeki projelere akması gerekiyormuş. 6 ay sonra Ankara iktidarı bu projeler hakkında AB’ye rapor verecek. AB bu paraları 18 ay boyunca niye başından başlayarak kontrol etmiyor? AB bu 18 ayın sonunda bir de 6 ay zaman veriyor. “Bana 400 milyon Avro deprem yardımı diye ödediğim paraları nereye harcadın diye rapor ver” diyen AB, resmen “İktidara minareyi çal, kılıfını uydur” demiş olmuyor mu? 1 milyar Avro, AB’den Türkiye’ye deprem yardımı kılıfı altında acaba AB’den kaçak göçmenleri Türkiye’ye alın diye rüşvet olarak mı ödeniyor?
Hatay’ın bir yıl sonraki içler acısı hali ortada. Başta bu son gelen 400 milyon Avro ama toplamda 1 milyar Avro, Hatay’ın altyapısına ve kültürel değerlerini korumak için harcanır mı?
Geçtiğimiz gün deprem bölgesinde yapılmış binalarda dairelerin kimlere çıktığı ortada. Tam bir rezalet.
Türkiye’ye resmen batan gemi muamelesi hem içte hem dışta yapılıyor.
Saldırıp batan gemiye saldıranlar ortada. Halk korkutulmuş, fakirleştirilmiş ve sindirilmiş. 2024 yılında inanılmaz bir tablo…
Kaynaklar Birol Kılıç’ın konuyla ilgili diğer analiz ve haberleri
09.06.2023 /Lüksemburg’ta AB Sığınma Zirvesi:AB ülkeleri daha sert iltica kuralları üzerinde anlaştı! Ya Türkiye?
16.07.2023/ Yasadışı göçmenlere karşı AB’den para alacak Tunus anlaşmayı kabul etti-Örnek Türkiye anlaşması
20.12.2023 / AB mülteci ve kaçak göç anlaşmasını yayınladı:Türk halkına kötü haber



