TKG Viyana: “Sansür yasası, düşünce özgürlüğüne vurulan bir darbedir”

Kısa adı TKG olan Avusturya Türk Kültür Cemiyeti, Türkiye'de "Sansür Yasası" adı ile anılan ve yakın zamanda TBMM'de AKP -MHP oyları ile geçen yasaya Viyana'dan tepki gösterdi. News'de yer alan haberde, TKG Başkanı Birol Kılıç, yeni sansür yasasının sadece basının değil Türkiye'deki tüm insanların düşünce özgürlüğünü yok ettiğini söyledi.

Viyana. AKP-MHP’nin ‘dezenformasyonla mücadele‘ amacıyla hazırladığı kanun teklifi Meclis’ten geçerek yasalaştı. Türkiye’de „Sansür Yasası“ adı ile anılan yasa, Avrupa’da da büyük yankı uyandırdı.

Avrupa Birliği, Türkiye’nin „sahte haberler“in yayılmasına karşı getirdiği yeni yasasını ve „yanlış ve yanıltıcı bilgi“ tanımına ilişkin „belirsiz ve muğlak dili“ büyük endişeyle karşıladı. AB Dış Politika Sorumlusu Josep Borrell, „Bunun Türkiye’de ifade özgürlüğünü ve bağımsız medyayı daha da kısıtlayabileceğinden korkuyoruz“ dedi.

News’de yer alan habere göre, AB Komisyonu’nun, özellikle dezenformasyon suçuna hapis cezası öngören bir hükümden endişe duyduğu öğrenildi. 2023’te yapılacak seçimlerle ilgili olarak, sınırsız bir demokratik tartışmanın gerçekleşebilmesi için canlı ve çoğulcu bir medya alanının garanti altına alınmasının çok önemli olduğu özellikle vurgulandı.

TKG: “İnsanlar sadece konuştukları için yargılanıyor”

Avusturya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Avusturya Türk Kültür Cemiyeti (TKG), cuma günü Türkiye’deki sansür yasasını protesto etti. Bir yayında, „Türkiye’de denetim mekanizmasını genişletme ve bilgiyi tekelleştirmeye yönelik bir girişim daha“ yorumu yapıldı. Neredeyse her kesimden insanların „sadece konuştukları için yargılandıkları ve tutuklandıkları“ belirtilen açıklamada,  “Özellikle gazeteciler güvenliklerinden şüphe etmelidir” uyarısı yapıldı.

TKG Genel Başkanı Birol Kılıç, yeni sansür yasasının sadece basının değil Türkiye’deki tüm insanların düşünce özgürlüğünü yok ettiğini belirterek, “Demokratik katılım ve demokratik eylem için hepimizin düşünce özgürlüğüne ihtiyacı var” dedi. Öte yandan TKG’den alınan bilgiye göre, ana akım medyanın yüzde 90’ından fazlası „hükümet bağlantılı sermayeye“ ait.

“Hukuk, muhalif sesleri susturmak için kullanılmamalı”

AB’ye aday bir ülke ve Avrupa Konseyi’nin uzun süredir üyesi olan Türkiye’nin „en yüksek demokratik standartları ve uygulamaları“ uygulaması beklenirken, Avrupa Komisyonu da „Ceza hukuku asla muhalif görüşleri veya eleştirel sesleri susturmak için kullanılmamalıdır“ uyarısında bulundu. AB, 2016’daki başarısız darbe girişimi ve çok sayıda Erdoğan muhalifinin hapse atılmasının ardından Türkiye ile üyelik müzakerelerini askıya aldı.

Türkiye parlamentosu, „yanlış veya yanıltıcı haber“ yaymak için hapis cezası öngören tartışmalı bir yasayı onayladı. Milletvekillerinin çoğunluğu perşembe akşamı, mahkemelerin akredite gazetecileri ve ayrıca çevrimiçi ağların sıradan kullanıcılarını bir ila üç yıl hapis cezasına çarptırabilmesi lehinde oy kullandı.

Parlamento seçimlerinden sekiz ay önce, hükümet medya üzerindeki halihazırdaki zorlu baskılarını daha da yoğunlaştırıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görevde bir dönem daha geçirmeyi umuyor. Yeni düzenleme yurtiçinde ve yurtdışında, örneğin Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nden eleştirilerle karşılandı. Kanunla ilgili olarak, 2023 seçimlerinden önce Türk medyasında „oto sansüre“ karşı uyarıda bulundu.

Gazeteler, radyo ve televizyona ek olarak, yeni yasa öncelikle çevrimiçi ağları ve çevrimiçi medyayı hedefliyor. „Sahte haber“ yaymakla suçlanan kullanıcıları ihbar etmeleri ve verilerini aktarmaları isteniyor.

Türkiye içinden tepkiler: “Hakikate savaş açıldı”

Laik CHP’li Milletvekili Burak Erbay, yeni yasanın özellikle gençlerin iletişimini kısıtladığını vurguladı. Erbay, Meclis’te yaptığı konuşmada, „2023’te Türkiye’nin kaderini belirleyecek olan 15, 16, 17 yaşındaki kardeşlerime sesleniyorum. Tek bir özgürlüğünüz kaldı – cebinizdeki telefon“ dedi.

Gençler, Instagram ve Facebook gibi çevrimiçi ağlar aracılığıyla iletişim kuruyor. „Yasa burada meclisten geçerse telefonunuzu böyle kırabilirsiniz“ diyen Erbay, genel kurulda yanında getirdiği çekiçle cep telefonunu parçaladı. Kürt yanlısı muhalefet partisi HDP milletvekili Meral Danış Bektaş, yasanın „hakikate savaş açtığını“ söyledi.

“Sansüre giden süreç”

Türk gazetelerinin ve TV kanallarının çoğu, 2016 darbe girişiminden hemen sonra hükümet kontrolüne alındı. Çevrimiçi medya ise büyük ölçüde özgür kaldı.

Ancak hükümet daha sonra Facebook ve Twitter gibi çevrimiçi hizmetleri, rahatsız edici içeriği kaldırmak için mahkeme kararlarını hızla uygulayan yerel ajanları görevlendirmeye zorladı. Devlet başkanı Recep Tayyip Erdoğan Aralık ayında çevrimiçi ağların „bugünün demokrasisine yönelik ana tehditlerden birine dönüştüğünü“ söylemişti.

Yasayla ilgili müzakereler Ekim ayı başlarında başladı. Muhalefet, „sansür kanunu“ndan söz eden „basın kanunu“nun 40 maddesinde çok sayıda değişiklik yaptı. 29. madde, „Ülkenin iç ve dış güvenliği hakkında yanlış veya yanıltıcı bilgi yaymak“ ve „halk sağlığına zarar verebilecek, kamu düzenini bozabilecek, halk arasında korku veya panik yayabilecek“ haberler için bir ila üç yıl arasında hapis cezası öngörüyor

“Erdoğan için en zor seçim yılı”

Yasa tasarısı, Mayıs ayında Erdoğan’ın AKP’li üyeleri tarafından sunuldu. Başkan gelecek yıl görevde onaylanmak istiyor. Neredeyse yirmi yıl önce görevine başladığından bu yana onun için en zor seçim olması muhtemel. İktidar partisi için yapılan anketler, kaçak enflasyon ve para krizi nedeniyle tüm zamanların en düşük seviyesinde.

Sivil toplum kuruluşları, Türkiye’de basın özgürlüğünün erozyona uğramasını düzenli olarak kınamaktadır. Türkiye şu anda Sınır Tanımayan Gazeteciler tarafından hazırlanan Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149. sırada yer alıyor. Medya Hakları Aktivisti Veysel Ok, yeni yasanın artık tüm hükümeti eleştirenleri – „muhalefet, STK’lar, yasal dernekler, gazeteciler ve sıradan vatandaşlar“ – yargılayabilecek olmasını eleştirdi. (yenivatan.at)

Relevante Artikel

Back to top button
Fonds Soziales Wien
Cookie Consent mit Real Cookie Banner